Cengiz Özdemir ile Ozan Sağsöz’ün birlikte sundukları Kültür Tarih Sohbetleri dördüncü bölümünde Haliç tersanesi özelinde Osmanlı denizciliği konusuna genel bir bakış yapılıyor. Yayın 19 Eylül 2015’te Periscope’tan canlı olarak yapıldı. 38 dakikalık yayın, 23Eylül 2015’te YouTube‘da, Spotify‘da ve medyoscope.tv‘de yayınlandı.
Kısaca
Osmanlı denizciliği, Haliç tersanesi ve tersanenin geleceği hakkında bilgi verilmektedir.
Öne Çıkanlar
⚓️ Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk denizciliğinin önemi artmıştır.
⛵️ Haliç tersanesi, Osmanlı donanmasının ana üretim merkezi olmuştur.
🛠️ Tersanenin geleceği modernizasyon ve restorasyon çalışmalarına bağlıdır.
📚 Haliç tersanesi, Türkiye’nin kültürel mirası olarak korunmalıdır.
🏗️ Tersane, AVM benzeri bir cazibe merkezi haline getirilmemelidir.
🚢 Osmanlı denizciliği, ticaret ve askeri faaliyetlerde büyük rol oynamıştır.
🌊 Tersanede yapılan gemiler, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü simgelemiştir.
Detaylar
Giriş: Yayının giriş kısmında Osmanlı denizciliğine tarihsel bir bakış atılıyor. Osmanlı kuruluş aşamasında iç beylik olmasından dolayı 14. yy Karesi Beyliği topraklarını aldıktan sonra ilk denizcilikle tanışması başlıyor. 15. yy.’da Portekiz’in Hindistan’a ulaşması ve oradan Mekke’ye bir tehdit oluşturması nedeniyle Memlüklüler’i denizcilik açısından desteklediği biliniyor.
Büyük resim: Osmanlı denizciliğinin gelişmesinde ve bir dönem Karadeniz ve Akdeniz’de zirveye yükselmesine katkı olarak Türkler’in göçebe hayatından kazandıkları ile çok çabuk adapte olmalarını ifade edebiliriz. 400-500 yıldır denizci olan milletleri 200-250 yıl gibi bir sürede ulaşıp kafa tutma ve yerinden etme seviyesine gelmesi dünya denizcilik tarihi açısından önemli olmalıdır.
Bir adım geriden: Dünyanın ilk tersanesinin Selçuklular tarafından yapılan Alanya tersanesi olmasının da çok büyük bir önemi bulunduğunu belirtmek gerekir.
Osmanlı’da denizcilik göz ardı edilmiş bir şey değil, aksine büyük bir devlet politikasıdır
Cengiz Özdemir, Kültür Tarih Sohbetleri 4. Bölümden
Editörün Notu >>> Osmanlı’da denizcilik fikri
Osmanlı, iç beylikken denizcilik fikri nasıl oluştu, nasıl devlet politikası haline geldi? Bu sorunun yanıtını Prof. Dr. Mücteba İlgürel’in 2001 yılından yayınlanan “Osmanlı Denizciliğinin İlk Devirleri” makalesinde bulabiliyoruz.
Osmanlı Beyliği’nin askerleri ilk defa Aydos’un fethinde Bizans’tan gemilerle gelen asker ve mühimmat ile karşılaştılar (1326). İznik muhasarasında (1331) Osmanlı Beyliği’nin gölde yüzdürecek gemisi her halde yoktu. Halbuki İznik gölden gemilerle takviye görmekteydi. Buna mani olunamıyordu. Orhan Bey İznik’in fethinden sonra Beyliğin merkezini buraya taşımıştır. Denizle veya gölle ünsiyeti olmayan beylik idaresinin bir müddet buraya taşınması manidar görülmektedir.
Makale’nin tam metnine bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Gelişim aşaması: Haliç tersanesi yapılmadan önce Gelibolu, Yenikapı gibi yerlerde tersane yapılıyor fakat Haliç Tersanesi yapılasıya kadar diğerlerine liman adı verildiği görülüyor. Başlangıçta 300 gözlü bir tersane yapılması planlanırken 100 gözlü bir tersane ile Haliç tersanesi 1515’te yapılıyor. Zaman içerisinde eklemeler yapılarak günümüze kadar ulaşıyor.
Ayrıntı: Osmanlı denizciliği ile iki temel kaynak var: 1. Muhasebe defterleri 2. Venedik balyozlarının (elçilerinin) raporları
Editörün Notu >>> Göke adlı gemi modeli
Cengiz Özdemir, “göke” adında yelkenli ve kürekli olan bir Osmanlı gemi modelinden bahsetmektedir. Bu konuda İdris Bostan’ın “Kadırga’dan Kalyon’a” makalesinde değindiğini görüyoruz.
Bununla beraber zaman zaman okyanus tecrübesi olan ve Akdeniz’de en büyük düşmanı kabul ettiği İspanya’nın gemi teknolojisini örnek aldığım ve bunun sonucu olarak göke denilen barça türü büyük yelkenli gemilere önem verdiğini tesbit etmekteyiz.
Makalenin tamamına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Ana karakterler: Osmanlı denizciliği konuşulurken iki karakterden bahsedildiği görülüyor. Piri Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa. Piri Reis’in haritacılık alanında denizciliğe yaptığı katkılar anlatılırken Barbaros Hayrettin Paşa’nın getirdiği düzen ile Osmanlı denizciliği 18. yy.’a kadar gitmesini sağladığı ifade ediliyor.
Editörün Notu >>> Garp ocakları
Ozan Sağsöz’ün anlatımlarında kullandığı “Garp Ocakları” ifadesini biraz açacak olursak, o dönemde Osmanlı’ya bağlı Kuzey Afrika milletlerine ait donanmalara verilen bir ad. Barbaros Hayrettin Paşa bunların hepsini himayesine alıyor ve o bölgedeki “deniz akıncıları” görevini onlara verdiği ifade ediliyor. Bu sayede İspanya’ya kadar Akdeniz’in güvenliği sağlanmış olduğu belirtiliyor.
Simgeden şehre: Yayının sonuna doğru Haliç Tersanesi’ne geçiş yapmadan önce Ozan Sağsöz’ün araştırmaları ve gözlemleri ışığında Barselona Tersanesi konuşuluyor. Özet olarak Barselona Tersanesi şehrin bir simgesi olduğu gibi İspanya denizcilik tarihi açısından bir müze olarak sunulduğu ifade ediliyor.
Editörün Notu >>> Galata Tersanesi fotoğrafları
Bu sırada Ozan Sağsöz’ün bahsettiği Serdar Tabakoğlu’nun Barselona Tersane fotoğrafını aşağıda bulabilirsiniz.
Diğer bir örnek: Cengiz Özdemir konuyla ilgili Cenova’daki Galata Deniz Müzesi’ni örnek veriyor. Müze, Cenova’nın 2004 yılında Avrupa Kültür Başkenti olduğu sene açılmış. Bir benzer müzenin ülkemizde de olabileceğini ifade ediliyor. İstanbul’un 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olduktan sonra müze ve benzeri bir kurumun bugüne gelemediğini ayrıca İstanbul’daki Galata Tersanesi’nin gelinen noktada AVM yapılma planlarının olmasını eleştiriyor.
Editörün Notu >>> İlber Otaylı’nın Haliç Tersanesi hakkında yazısı
Cengiz Özdemir’in bahsettiği İlber Ortaylı’nın yazısı internet ortamından kaldırılmış sanırım, bununla birlikte Ekşi Sözlük’te bir alıntı bulunuyor. Bağlantıdan bu alıntıya ulaşabilirsiniz
Ayrıntı: Üçüncü Selim döneminde yapılan kuru havuzların hala kullanıldığını belirten Cengiz Özdemir yapımında özel olarak İtalya’dan getirilen sızdırmaz özelliği olan “doşlana” (sesten anladığım kadarıyla) toprağı kullanıldığını ifade ediyor.
Editörün Notu >>> Doşlana toprağı
Yaptığım incelemede kuru havuzun yapımında İtalya Vezüv Yanardağı taşları kullanıldığı belirtiliyor. Ref: https://www.denizcilikdergisi.com/denizcilik-gundem-haberleri/halic-tersanesi-565-yasinda/
Editörün yorumu >>>
Uzun zamandır İstanbul’a gitmediğim için belirtilen tersanelerin son durumu hakkında internet üzerinden net bilgi alamadım. Emin olmamakla birlikte sanırım AVM-Otel projeleri hayat geçmiş. Bunun yanında bazı kısımları ise denizcilik açısından kullanılıyor olduğunu anlıyorum. Sonuç itibariyle bir müze ya da bir şehrin kültür ögesi olmadığını belirtebilirim. Umarım Osmanlı’dan günümüze kadar ulaşabilen değerler olduğu gibi duruyordur. Yayında Beşiktaş’taki İstanbul Deniz Müzesi’nden bahsedilebilirdi.
Cengiz Özdemir yayından yaklaşık 20 gün sonra Sennur Sezer’in Evrensel gazetesinde paylaştığı Haliç Tersanesi ile ilgili yazıya atıfla aşağıdaki twitleri paylaşıyor.
#SennurSezer 1959-65 yılları arasında #HaliçTersanesi‘nde işçi olarak çalışmış. Onun “Tarihi tersaneye AVM!” başlığını taşıyan yazısı “Derler ki Kasımpaşa sırtlarında Tersanelere bakan sırtta bir mezar varmış/Taşında ‘Ben de bir zamanlar Süleyman idim/ Ateşe ve rüzgara hükümran idim/ Zannetme ki Peygamber Süleyman idim/Tersane-i Amire’de Ocakçı Süleyman idim’ yazarmış. Artık ne o mezar var ne Tersane-i amire” dizeleriyle sona eriyor. Nur içinde yatsın.
İlgili twit
Öneri: Kültür Tarih Sohbetleri Dördüncü bölüm öncesi twitter‘da Ozan Sağsöz’ün yayın için çalışmalarını görüyoruz. Konuyla ilgili araştırma yaptığı kitaplar listesini aşağıdaki bulabilirsiniz:
- Osmanlılar ve Deniz – İdris Bostan
- Sultanın Kalyonları – Yusuf Alptekin Aydın
- Osmanlı Bahriye Teşkilatı: XVII. Yüzyılda Tersane-i Amire – İdris Bostan
- Ottoman Seapower and Levantine Diplomacy in the Age of Discovery – Palmira Brummett
- Kalyonlar ve Kadırgalar – John F. Guilmartin Jr.
- Ek olarak yayın içerisinde Osmanlı denizciliği için okuma yapmak isteyenlere İdris Bostan ve Salih Özbaran öneriliyor. İdris Bostan’ın Osmanlı Denizcilik Tarihi adlı videoyu da izleyebilirsiniz.