16. Yüzyılda Osmanlı-İspanyol Mücadelesi

Kültür & Tarih Sohbetleri | 16. Yüzyılda Osmanlı-İspanyol Mücadelesi

Kültür & Tarih Sohbetleri 334. bölümde 16. Yüzyılda Osmanlı-İspanyol mücadelesi konuşuluyor. Cengiz Özdemir ile Ozan Sağsöz’ün sorularını Ketebe Yayınevi’nden çıkan Bir Dünya Savaşının İnşası 16. Yüzyılda Osmanlı-İspanyol Mücadelesinin Tahlili kitabının yazarı akademisten Ahmed Fatih Andı cevaplıyor. 16. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı-İspanya mücadelesinin tahlilinde teori anlamında yararlananılan kuramları, alanda başvurulan kaynakları, mücadeledelenin arka planındaki ortak ve farklı noktaları, uluslarararı ilişkiler ile tarih biliminin birlikte nasıl kullanıldığı gibi birçok konuda bilgi sahibi oluyoruz. Yayına YouTube ve medyascope.tv sitesinden ulaşabilirsiniz.

Kısaca

Ahmet Fatih Andı ile bir dünya savaşının inşası: 16.yy Osmanlı ve İspanya ilişkileri kitabı hakkında bir tartışma yapılıyor. Kitabın temel amacı, tarih ve uluslararası ilişkilerin metodolojisinin nasıl bir araya getirilebileceği üzerine çalışmaktır.

Öne Çıkanlar

🎥 “Ahmet Fatih Andı ile bir dünya savaşının inşası: 16.yy Osmanlı ve İspanya ilişkileri – YouTube” başlıklı yayında Marmara Üniversitesi’nde bir akademisyen olan Ahmed Fatih Andı, 16. yüzyıl Osmanlı ve İspanya ilişkilerini ele alıyor.

📚 Yayında, tarih ve uluslararası ilişkilerin metodolojisiyle ilgili bir tartışma yapılıyor. Tarih ve uluslararası ilişkilerin birbirini nasıl etkilediği ve kullanılabilecek metodolojiler inceleniyor.

🧠 Tarih biliminin günümüzdeki durumu ve disiplinler arası yaklaşımların önemi tartışılıyor. Tarihçilerin tarihi yazma ve yorumlama şekilleri üzerinde duruluyor.

🌍 Yayında, Osmanlı ve İspanya’nın 16. yüzyıldaki ilişkilerinin yanı sıra, dini, siyasi ve kültürel faktörlerin bu ilişkilere etkisi ele alınıyor. İki devletin ortak ve farklı noktaları inceleniyor.

🌊 Ayrıca, yayında deniz gazası gibi önemli konulara da değiniliyor ve Osmanlı ve İspanya’nın 16. yüzyıldaki politikaları ve ideolojik değişimleri üzerinde duruluyor.

Detaylar

Giriş: Uluslararası İlişkiler ile Tarih arasında metodoloji olarak bir ilişki var. Mutlak bir önerme olmasa da uluslararası ilişkiler tarihin uygulama alanı olduğunu söyleyebiliriz.

Neden önemli: Kitabın yazılmasının nedeni tarih biliminin gidişinde görülen bir kaç temel sebeptir:

  1. Tarihin disiplinlerarası vasfının zayıflaması
  2. Tarihçinin tarihi tarihte bırakması, günümüzle ilişkilendirmemesi

Çıkış noktası: Uluslararası ilişkilerde dört büyük tartışma vardır. Son tartışma inşacılık akımı üzerinendir. Kitapta inşacılık anlayışının tarih bilimine yedirildiği görülüyor.

Odak noktası: İnşacılık anlayışı, izafiyet teorisinden neşet ediyor. Toplumsal olgular kendi tabiatından değil de beşeri olarak üretildiğini söylüyor. Bu anlayış, tarihi metinde geçen ifadenin arkasında yatan niyeti anlamamızı sağlıyor. Diğer bir yanı toplumdaki bir aktörün neden böyle davrandığını anlamamıza yardımcı oluyor.

  • İnşacı felsefecilerden John Austin’in söz edimi kuramına göre, karşıda intiba uyandırmak istiyorsanız, örneğin çalışan fakat yeterli olmayan bir öğrenciyi gayretlendirmek için “ne tembelsin” derseniz, çok çalışkan olur.
  • İnşacılık anlayışında niyet anlamaya örnek: Avrupalı bir seyyah yazılarında Osmanlı için “despot” ifadesini kullanırken kilise hukukuna atıf yaptığını anlarken asıl niyetinin hristiyan olmayan despotlarla savaşılması gerektiğini anlattığı anlaşılır.
  • İnşacılık anlayışında kararkteri anlamaya örnek: II. Felipe’ye göre katoliklik düşerse İspanya düşer. Bu yüzden katolik inancının düşmemesi için çok para harcar. İnşacı anlayışa göre II. Felipe için para önemsiz, önemli olan Katolik inancı olduğunu dolaylı olarak İspanya olduğunu anlayabiliriz.
  • İki tip inşacı anlayış var: 1. Kural tipi inşacılık, temsilcisi Nicholas Onuf. 2. Kimlik tipi inşacılık, temsilcisi Alexander Wendt
  • Kitaptaki araştırma konusuna bakınca 16. yüzyıl Türklük ve İspanyol kimlikleri üzerinden kimlik tipi inşacılık anlayışını, fetihlerin bitmesi, iflasların yaşanması gibi olaylar üzerinden kural tipi inşacılık anlayışını görebiliriz.
  • Alexander Wendt’in Uluslararası Siyasetin Sosyal Teorisi yardımıyla, yapı-fail sorununa cevap bulurken tarihin nomotetik mi ideografik mi tartışmasına nokta koyabiliyoruz.

Kırılma: 16. yüzyıla gelesiye kadar Osmanlı’da gaza fikrinin yanında İspanya İberyasında rekonkista hareketi bulunuyor. 16. yüzyıl itibariyle mesiyanik hareket, bin yılcılık gibi düşüncelerle bir kırılma yaşanıyor. Bu kırılma etos kavramından ideoloji kavramına geçişle açıklanabilir.

  • Gaza fikri okuma yazma bilmeyen için çok kolay kabul edilebilir bir fikir. Mesiyanik hareket, bin yılcılık gibi fikirler ise üretilmiş fikirlerdir.

Kitap önerisi: Herfried Münkler’in imparatorlukların karakteristik özelliklerini anlattığı İmparatorluklar Eski Roma’dan ABD’ye Dünya Egemenliğinin Mantığı kitabını inceleyebilirsiniz.

Kitap önerisi: Hüseyin Yılmaz’ın İngilizce yazdığı mistik ögelerle Osmanlı’nın hilafet anlayışını yazdığı Caliphate Redefined: The Mystical Turn in Ottoman Political Thought kitabını inceleyebilirsiniz.

Altı çizilen: Gaza etosuyla sadece bir uçbeyliği yönetebilirsiniz. İmparatorluksanız ideoloji oluşturmalısınız. Bu da 16. yüzyıl Osmanlı-İspanya mücadelesini dünya savaşının inşası olarak adlandırmamızı sağlıyor.

Kabul noktası: İdeolojiyi destekleyecek kabul, kralın, sultanın “iyi saatte doğdu, iyi saatte kılıç kuşandı” ifadelerle bir sahipkıran olduğu düşüncesidir. Bu düşünce ile kaybedilecek savaşın olmayacağı toplumun içselleştirmesini destekler.

Aynı zemin: İberya ile Anadolu arasında karşılaştırma yapıldığında kağıdın iki yarısı gibi bir metaforla benzetebiliriz. Mistik açıdan baktığımızda ilham kaynaklarının aynı olduğunu söyleyebiliriz. Bir yanda Danyal kitabındaki kehanetler, diğer yanda mevzû da olsa konuyla ilgili Peygamberin söylediği hadisler. Bunun yanında İspanya’nın kutsal savaş argümanı, Osmanlı’nın cihad kültürü ile mücadeledeki arka planın aynı temelden çıktığı görülüyor.

  • İspanyollar savaşta tanrıdan yardım isterken “Santiago” diyerek bir azizden yardım isterler. Osmanlı da buna benzer olan “Allah Allah” nidalarını gösterebiliriz. El Cid Destanı’nda bu durum şöyle yorumlanmıştır: “Mağribiler Muhammed’den, Hristiyanlar Santiago’dan istimdad ederler

Aktörler: Emperyal ideoloji olarak tanımlanan 16. yüzyıl fikirlerin Osmanlı’da iki mimarı var: Makbul ve maktul (Pargalı) İbrahim Paşa, Beyoğlu’na adını veren Luigi Giritti.

Ayrım noktası: İspanya ile Osmanlı farklılıkları:

  • İspanya’da hristiyanlaştırma düşüncesi yerine Osmanlı’da nizam-ı alem düşüncesi
  • İspanya seçilmiş bir kavimden geldiğini kabul ederken, Osmanlı’da böyle bir kabul yok.
  • İspanya’da İsa-mesih beklentisi yerine Osmanlı’da kıyamet kopacak beklentisi
  • İspanya idealist, Osmanlı pragmatist

Gelinen nokta: Osmanlı-İspanya dünya savaşındaki emperyal ideoloji 16. yüzyıl sonuna doğru sönümleniyor. Bunun en baştaki nedeni, beklentilerin gerçekleşmemesine bağlı olarak azalması. Diğer bir nedeni İspanya, akdeniz cephesini kapattı. Ek olarak sahipkıran kralın başarıya ulaşamaması.

Son söz: Tarih pratiğinin başlıca krizi ben-merkezci ve milli sınırlarla mahdut olmasıdır. Osmanlı’yı araştıran bir Amerikalı akademisyen doğal karşılanırken, farklı coğrafyaları araştıran Türkiye’deki akademisyen anormal karşılanıyor. Bu açıdan ilişkiler tarihi hassasiyetlerle araştırılması gerekir.

Kitap önerileri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir