49W YouTube kanalında Ömer Özgen, faiz ekonomiyi nasıl etkiliyor sorusu üzerinden faiz-enflasyon ilişkisini anlatıyor. Videoda faizin neden ekonominin merkezinde olduğundan, faizin değişmesinin vatandaşın hayatına nasıl bir etki oluşturduğundan, gündelik siyasette bahsedilen faiz sebep-sonuç tartışmasının asıl nedeninin ne olduğundan bahsedilmektedir. Videoya 49W YouTube kanalı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kısaca
Faiz, enflasyon ve ekonomik döngüler üzerine yapılan bir analizde faiz kavramı ve etkileri tartışılmıştır.
Öne Çıkanlar
- 💸 Faiz, paranın maliyetini ve sermayenin maliyetini belirler.
- 💰 Sümerler’den beri faiz kullanılan bir kavramdır ve ekonomik aktivitelerin canlanmasını sağlar.
- 🏦 Politika faizi, ekonomik dengeleri değiştirebilen bir faktördür ve Merkez Bankası tarafından belirlenir.
- 💳 Faiz ve reel faiz arasındaki denklem açıklanarak, negatif reel faiz kavramı vurgulanmıştır.
- 📉 Negatif reel faizin, enflasyonun üzerinde faiz getirisi sağlamayan durumu ekonomide dengesizlik yaratabilir.
- 📈 Pozitif reel faizlerin ekonomik büyümeyi desteklediği ve istikrarı sağladığı belirtilmiştir.
- 🤔 Faiz kararlarının bireylerin ve ekonominin geleceğini nasıl etkilediği üzerinde durulmuş ve doğru ekonomik kararlar almanın önemi vurgulanmıştır.
Detaylar
Çıkış noktası: Faiz tartışmaları son yıllarda Türkiye’de karikatürize edildi. Ekonomi alanına ait ciddi tartışmalar yapılmadı.
Nedir: Faiz, paranın maliyetidir. Paranın yastık altından çıkarılıp ekonomiye dahil edilerek ekonominin işler haline getirir. Buradan hareketle paranın verimli kullanılmasını sağladığı finans sisteminin kurulmasını sağlar.
Dünyada ilk: Dünyada faizi ilk defa Sümerler kullandı. Mesh adını verdikleri sistemle borç olarak verilen inekten doğan buzağı, onun faizi oluyordu.
Arz-talep: Faiz, ekonominin en temel göstergesidir. Piyasada para azaldığında faizin artmasını bekleriz. Tam tersi, piyasadaki altın miktarı ya da verilebilecek borç para miktarı artarsa faizlerin inmesini bekleriz
- Tarihten örnek: İlk Roma İmparatoru Augustus Mısır’da iç savaşı kazanıp yani Cleopatra ve Marcus Antonius’u yenip onların hazinesini Roma’ya getirdiğinde Roma’da faizler bir gecede % 60’a düşmüştü
Günümüzde: Günümzde devletin regüle ettiği bir faiz piyasası var. Yani, arz-talep yerine devletlerin kendi belirledikleri bir sistem işliyor. Merkez Bankası’nın bankalara verdiği politika faizi varken, bankaların son kullanıcıya verdiği mevduat faizi yer alıyor.
Merkez Bankası kredi faizlerini belirlemiş olmuyor mu?: Merkez Bankası, bankalardaki devlet tahvillerini satın alarak bankalara para sağlar. Bunu haftalık ihale usulü repo satışları ile yapar. Bankalar bir hafta sonra devlet tahvillerini Merkez Bankası’nın belirlediği faizi ile birlikte ana parayı ödeyerek geri alır. Merkez Bankası buradaki politika faizi belirliyor. Politika faizindeki değişikliğe göre bankalar kredi faizlerinde değişikliğe gidebiliyor.
- Faiz koridoru: Merkez Bankası haftalık ihaleler dışında bankalara gecelik para sağlayabiliyor. Bunu sağlarken Politika faizine bağlı olarak özel bir faiz oranı uygulayabiliyor.
Merkez Bankası’nda linklerin kopması: Politika faizi doğrudan olmasa da piyasadaki faize etki edebiliyor. Günün sonunda bankalar mevduat faizleri ile kredi faizlerini politika faizine göre belirler. Politika faizi mevduat ile kredi arasındaki dengeyi sağlar. Eğer bu denge bozulursa Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın bahsettiği linklerin kopması olayı gerçekleşir.
- Çıkış noktası: Cevdet Akçay bir basın toplantısında göreve geldikten sonra kopan linkleri tahdis ettiklerini ifade etmişti. Linkin koparıldığını bir önceki Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin “politika faizini önemsizleştirdik” ifadesinden anlıyoruz.
Negatif reel faiz: Bankanın verdiği faiz ile enflasyon arasındaki fark reel faizi verir. Bu değer sıfırın altında olunca negatif reel faiz adı verilir. Negatif reel faiz ortamında para döviz, altın gibi alternatif yatırım araçlara yönlendirilir. Ayrıca piyasadaki borcun artmasına neden olur.
- Tam tersi: Pozitif reel faiz, paranın değerlenmesini sağlar. Bunun yanında kredi alma zorlaşır. Yabancı yatırımcı yönünde carry trade yapmasına imkânı verebilir.
Ana akım iktisat ne diyor?: Reel faizin artmasının yani faizin artmasının belki hem nominal hem reel faizin artması, enflasyonu düşürdüğünü söylüyor.
Faiz sebep enflasyon sonuç: Ekonomik literatürün içinde olan ve güncel bir tartışma. Sadece bizim dışımızdaki hiçbir ülke bunu gerçekten ciddiye alıp bir politika ögesi haline getirmemişti.
- Akademik dayanak: Şu ana kadar düşük faizin düşük enflasyon yaratacağını söyleyen düşünce akımına ekonomide Neo-Fisheriancılar deniyor.
- Neo-Fisheriancılar diyor ki: Reel faiz uzun vadede piyasa tarafından değiştirilemez, Çünkü bir reel faizin asıl değişkeni ekonomideki krediye olan talep ve arz.
- Reel faiz orta vadede, uzun vadede değişmeyeceği için eğer nominal faizi arttırırsanız enflasyonu da arttırırsınız. Bunu sabit kabul ettiğinizde nominal faiz eşittir enflasyon sonucu ortaya çıkar.
- Enflasyonu düşürmek için faizleri de düşürme varsayımı çok sert varsayımlar ve genel kabul görmüş varsayımlar değil.
- Neo-Fisherian ekonomide Merkez Bankalarının yapmaya çalıştığı şey doğal bir faiz oranını bulmak. Hem enflasyonun çok ciddi artmadığı, stabil şekilde arttığı ki, bu asıl hedef % 2’dir, işsizliğin olabildiğince düşük tutulduğu yani optimum seviyede olduğu bir ekonomi kurgulamak.
- Sorun ne: Böyle bir doğal faizin sadece bir hissiyatla bulunabilmesi gerçeği var. Bu aslında tamamen Merkez Bankalarının çevrelerinde gördükleri verileri anlamlı şekilde değerlendirmeleriyle bir varsayım şeklinde bulabilecekleri bir faiz ve sürekli de değişen bir şey. Çünkü globaldeki değişimler demografik değişimler ülkedeki ekonomik ve iş dünyasındaki değişiklikler doğal faizi etkiliyor.
Editörün Notu: Neo-Fisherianizm Nedir?
Neo-Fisherianizm, modern toplumların ekonomik ve sosyal sorunlarına yönelik çözüm arayışlarını içeren bir kavramdır ve genellikle ekonomik teoriler ve politikalarla ilişkilendirilir. Bu terim, genellikle ekonomik sistemlerin reformu ve toplumsal eşitsizliklerin azaltılması konularındaki düşünceleri ifade eder.
Tanım ve Kökenler
Neo-fișeryanizm, “Fișeryanizm” adını, 19. yüzyılda sosyal reformist düşünür ve ekonomist olan David Fișer’den alır. Fișer, kapitalist sistemin toplumsal eşitsizlikleri derinleştirdiğini ve ekonomik adaletsizlikleri artırdığını savunmuştur. Neo-fișeryanizm, Fișer’in bu eleştirilerini günümüzün ekonomik ve toplumsal koşullarına uyarlayarak geliştirilmiş bir yaklaşımdır.
Neo-Fisherian Teorinin Temel İlkeleri
- Sosyal Adalet: Neo-fișeryanizm, sosyal adaletin sağlanması için ekonomik eşitsizliklerin azaltılmasını ve gelir dağılımının daha adil hale getirilmesini savunur.
- Ekonomik Reformlar: Kapitalist sistemdeki mevcut yapısal sorunları çözmek için çeşitli ekonomik reformlar önerir. Bu reformlar genellikle vergi politikaları, sosyal güvenlik sistemleri ve iş gücü piyasası düzenlemelerini içerir.
- Sürdürülebilir Kalkınma: Doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını ve çevresel etkilerin minimize edilmesini teşvik eder.
- Kamu Politikaları: Eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi kamu politikalarının güçlendirilmesini savunur.
Uygulama ve Eleştiriler
Neo-fișeryanizm, teorik olarak güçlü sosyal reformlar ve ekonomik adalet sağlamayı hedefler, ancak pratikte uygulama zorlukları yaşanabilir. Bazı eleştirmenler, bu yaklaşımın ekonomik verimliliği azaltabileceğini ve piyasa dinamiklerini olumsuz etkileyebileceğini öne sürer. Ayrıca, neo-fișeryanizmin uygulanabilirliği, ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilir ve yerel koşullara göre uyarlanması gerekebilir.
Örnekler
Bazı ülkelerde, sosyal eşitsizliklerle mücadele ve ekonomik reformlar çerçevesinde neo-fișeryanizme benzer politikalar uygulanmıştır. Bu politikalar, sosyal güvenlik ağlarını güçlendirme, gelir vergisi düzenlemeleri ve daha geniş sosyal hizmetler sunma gibi adımları içerebilir.
Neo-fișeryanizm, modern ekonomik ve sosyal politikaların şekillendirilmesinde önemli bir rol oynamış ve toplumsal eşitsizliklerle başa çıkma konusunda etkili bir yaklaşım olarak değerlendirilmiştir.
Referans:
- Stephen D. Williamson, 2016. “Neo-Fisherism: A Radical Idea, or the Most Obvious Solution to the Low-Inflation Problem?,” The Regional Economist, Federal Reserve Bank of St. Louis, issue July.
- Julio Garín, Robert Lester, Eric Sims, 2016. “RAISE RATES TO RAISE INFLATION? NEO-FISHERIANISM IN THE NEW KEYNESIAN MODEL“, NBER WORKING PAPER SERIES, NATIONAL BUREAU OF ECONOMIC RESEARCH, Working Paper 22177
- Tayyar, A. E. (2019). NEO-FİSHER ETKİSİ VE TÜRKİYE UYGULAMASI. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20(36), 307-339. https://doi.org/10.21550/sosbilder.464632
Türkiye’de faizler nasıl düştü: Türkiye’de olan ciddi faiz düşüşü ne tam olarak İslami finansla açıklanabilir ne tam olarak Neo-fişeryan doktrinine açıklanabilir. Aslında bir seçim yatırımı ve bir tür sermayenin el değiştirmesi için kurgulanan bir plan olarak okunabilir.
Traianus ile Pilinius arasındaki mektup: Bitinya valisi yani bugünkü Marmara bölgesi valisi Pilinius, Roma İmparatoru Traianus’a yazdığı bir mektupta hazinesinde tuttuğu parayı insanlara zorla borç olarak vermek istediğini ifade ediyor. Traianus karşılık olarak “herhangi bir borç alıp verme işlemini faiz ve para politikasının denkleminden çıkarmak, piyasanın dışına almak benim yönetimimle, adalet anlayışımla uyuşmaz” diyor.
Editörün Notu: Konuyla ilgili akademik kaynak
Plinius bir başka mektubunda (10.54) toplanan devlet gelirlerinin işletilmesi konusunda özel kişilere düşük faizle borç verilmesinin uygun olduğunu, bu konuda kendisinin ne tür bir fikir de olduğunu sormaktadır. Traianus’un aşağıdaki cevabı (10.55) yumuşak tavrının açık bir göstergesi niteliğindedir;
“Çok aziz Secundusum, devlet gelirlerinin daha kolaylıkla yatırımı için ben de faiz oranının düşürülmesinden daha iyi bir yol göremiyorum. Borçlananların sayısına göre onun ölçüsünü sen kararlaştır. İstemeyen kimseleri, belki de gerek duymayacakları bir şeyi almaya zorlamak çağımızın adalet anlayışına uygun değildir.”
Mehmet Sait BENEK, Genç Plinius’un Anadolu Mektupları Işığında Traianus Döneminde Bithynia Eyalet Yönetimi, SOSYAL VE BEŞERİ BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, Bahar/Spring 2016-Cilt/Volume 17-Sayı/Issue 36