M. Serdar Kuzuloğlu geçtiğimiz günlerde Podbee Media ile birlikte yeni bir podcast serisine başladı. “Haddini Aşan Yaşam Rehberi” başlığındaki podcast serisinin birinci bölümünün başlığı “Dert Edinmek”. Podcast içeriğine Spotify, Apple Podcast ve Google Podcast platformlarının yanında Podbee Media web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Detaylar
Nedir: Dert etmek başka birşey, dert edinmek başka birşey. Dert etmek bizden başka pek çok canlının meselesi, dert edinmek ise insana ait. Dert edinmek, herşeyi halletim derken yeni bir şeyi mesele edinme halidir.
Anlam bakımından: “Dert” dilimize Farsça’dan girmiş, keder, hastalık demek. Bugün dert kelimesini anlamından ziyade internetin çekmemesi gibi meseleler için kullanıyoruz.
Hayatın amacı: Hayat dediğimiz şeyde rahata ermek için uğraşlarla vakit geçiriyoruz. Nihayetinde ulaşmaya çalıştığımız şey ise mutluluk. Mutluluk diğer ulaşmaya çalıştığımız şeylere göre nedeni kendisininin olduğu arkasından koştuğumuz tek şey. Bu açıdan baktığımızda hayatın amacı rahata ermek değil, bir uğraş sahibi olmak olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü huzur, huzursuzluk veriyor. Huzur bulduğumuzda dert edindiğimiz mesele için yeni bir uğraşa yöneliyoruz.
Neden mutsusuz: Hayatta hep bir tatminsizliğimiz var, bizi başarıya götüren de bu tatminsizliğimiz, mutsuzluğumuz. Mutluluk hedefine ulaşmayı bilmediğimiz için hiçbir zaman mutluluğu elde edemeyeceğiz. Çünkü hedefe giden yolda güzergahı dert ediniyoruz. Hedefe ulaştığımızda hedefin anlamsızlaşması bu yüzden.
Avcı-toplayıcılar: Arkeolojik kazılar gösteriyor ki ilke olarak gördüğümüz avcı-toplayıcılar bizlere göre daha az enerjiyle bol, bereketli ve dengeli gıdaya erişimleri vardı. Bizlere göre daha mutluydular. Bir gün birisi buğdayı evcilleştirdi ve “artık avlanıp toplamaya gerek yok” dedikten sonra işler değişti. Bu geçişi yaptıran şey huzurun verdiği huzursuzluk.
Editörün Notu >>> Okuma Önerisi
Antroplog James Suzman avcı-toplayıcıların daha mutlu olabileceğini düşünerek dünyada son kalan avcı-toplayıcı gruplardan biri olan Nambiya’daki Bushmenleri araştırdı ve Affluence Without Abundance (Bolluk Olmadan Zenginlik) adlı kitapta yayınladı.
Eğer bir uygarlığın başarısı onun zaman içindeki dayanıklılığıyla ölçülürse, Kalahari Buşmenleri insanlık tarihinin açık ara en başarılı uygarlıklarıdır. Avcı ve toplayıcı bir halk olan ve yalnızca düşman çöl ortamlarıyla uyum içinde yaşamak için ihtiyaç duydukları kadar çalışarak iyi bir geçim sağlayan Buşmenler, türümüzün yaklaşık iki yüz bin yıl önceki evriminden bu yana Güney Afrika’da yaşıyorlar.
Affluence Without Abundance kitabından
Yazar ile kitabı hakkında yapılan söyleşiyi okumak için tıklayabilirsiniz.
Hayatın anlamı: Süper nova patlamaları ile öte gezegenlerden gelen madenlerden biri olan altın, toprağın derinliklerin çıkarılmasıyla anlamlandırmışız, Çıkardıktan sonra işlemişiz ve kıymet vermişiz. Üzerine ekonomi kurmuşuz, ziynet eşyası yapmışız. Hepsi bir anlam yüklemekten dolayı.
Kişisel gelişim: Tatminsizlik insanın doğasında var. İstanbul fatihinin akşam yemeğinde olmayan o kadar çok imkâna sahibiz fakat yine de tatmin olmuyoruz. İnsanın dert edinmedeki mücadelesi kendisiyle. Kendi benlik arayışına giren insan daha iyi insan olma çabasına giriyor. Daha iyi bir insan olmanın tanımı yok ama yine de çabalıyoruz. Bu çaba kişisel gelişim sektörünü oluşturmuş.
İlk insanın derdinden günümüze: İlk insan etrafına baktı, yaşanılası hayat içerisinde bir şeyler dert etti ve iyi olma yolunda çabaladı. Aynı bugün bizim yaptığımız gibi. Bu çaba doğru mu yanlış mı tartışma konusu. İki tür dert vardır: Birisi, gerçek dertler, diğeri mesele edinilen dertler. İnternetin çekmemesi veya tüplere bağlı yoğun bakımda yatmak. Dert ettiğimiz şeyler, bazen anlık bazen bireysel hassasiyetlerden kaynaklı bazen de dünyanın mesele edilen dertleri. Zihnimizde hepsi eşit ağırlıkla yer alırken duruma göre bazıları üstün gelebiliyor. Dolayısıyla yaşam bir anlamlandırma çabasıdır.