Site icon Yeni Medya Postası

Haddini Aşan Yaşam Rehberi | Çok Meşgulüz

Haddini Aşan Yaşam Rehberi | Çok Meşgulüz

Haddini Aşan Yaşam Rehberi | Çok Meşgulüz

M. Serdar Kuzuloğlu, Haddini Aşan Yaşam Rehberi podcast serisinin yedinci bölümünde neden çok meşgulüz sorusuna yanıt arıyor. Bu podcastte meşguliyet hastalığının sebep ve olası sonuçlarına değiniyor. Ya meşgul olmak istiyoruz ya da meşgul edilmek. Sonuçta ya bir anlam ya da anlamsızlık içinde bir sıradanlık elde ediyoruz. Meşguliyet kavramının detaylarının konuşulduğu Podcast içeriğine Spotify, Apple Podcast ve Google Podcast platformlarının yanında Podbee Media web sitesinden ulaşabilirsiniz.

Detaylar

Giriş: Sürekli birşeylerle meşgulüz. Çoğunda da alabildiğine şikayetçiyiz. Fakat yine de mümkün olan her fırsatı birşeylerle doldurma telaşındayız. Hiç birşey yapmamanın yarattığı vicdan azabı, birşeylerle meşgul olmanın potansiyeli yüzünden. Peki bu kaçınılmaz mı? Hiç birşey yapmadan durmak meziyet olabilir mi?

Bir adım geriden: “İnsan ne için yaşar” bölümünde bahsedilen “15 dakika boyunca hiç birşey yapmadan bekleme” deneyini hatırlayalım. Virginia Üniversitesi psikologlarından Prof. Timothy Wilson tarafından yapılan bir araştırmada, katılımcıların 15 dakika boyunca uyumadan oturmalarını istedi. Katılmcıların çoğunluğu 15 dakikayı tamamlayamadı. Belli bir katılımcı hiç birşey yapmamaktansa araştırma kapsamındaki elektrikle titreşimi kabul etti.

Kelima anlamı: Köken itibariyle “meşgale” kelimesi Arapça’dan dilimize geçmiş. Birşeylerle uğraşma halini anlatıyor. Diğer ilgili kelime “iştigal“. Birşeylerle iştigal ederken onun hayatımızı -aynı kökten gelen kelime olan- işgal etmesi sıradışı değil.

Kaygan zemin: Uğraştığımız şeylerin niteliği, önceliği de var. Burada inisiyatifimizi kaybetmiş durumdayız. “Uğraştığımız şeylerin önceliği nedir” sorusuna biz cevap veremiyoruz. Bizim yerimize kolektif bilinç dediğimiz bir otorite karar veriyor. Uğraşıya karar verirken bir onaya, iknaya ihtiyaç duyuyoruz.

Enis Batur, ördek tüyü konuşması

Büyük resim: Küçük meselelerle ilgilenmeli. Uğraştığımız şeylerin önemli olup olmadığı muhasebesini yapma hastalığını bir kenara bırakmalıyız. İcatlar tarihine baktığımızda icatların ihtiyaçtan ziyade kimsenin dert etmediği meseleler üzerine olduğu görülür.

Rutin şikayetler: Çoğumuzun hayatında günlere ve saatlere bölünmüş meşguliyetlerimiz var. Büyük çoğunluğumuz genellikle hafta içi ve gündüz işimizle veya okulumuzla meşgulüz. Genel ölçekte uğraştığımız şeyler içerisinde en çok şikayet ettiklerimiz mecbur olarak uğraştıklarımız, işimiz, okulumuz gibi rutine uğraşlarımız.

Neden oldu: Endüstri devrimi ile başlayan modern zamanların başlarında otomasyon ile insanlara çok zaman kalacağı tasavvur edilmiş. İlerleyen aşamada bunun gerçekleşmediği görülüyor. Öyle olması için bir gerekçe yok. Öyle olmasını ya biz tercih ettik ya da sunulana karşı razı geldik.

Vatandaşlık maaşı: Hayatımızın büyük bir bölümü iş kavramı ekseninde dönüyor. İşin geçim için de olmadığı durumlar var. Evrensel olarak “universal basic income” denilen Türkçe’ye “vatandaşlık maaşı” diye çevirebileceğimiz, hiç bir emek olmadan sadace insan olduğu için kişiye verilen bir maaş türü bulunuyor. Ülkemizde uygulanmadı fakat bazı ülkelerde belli dönemle uygulandı.

Düşünmemiz gereken: Biz mevcut düzeni koruma arzusu ve hırsındayken işimizin mi derdindeyiz yoksa mesleğimizin mi? İşimizle mesleğimizi karıştırıyoruz. İş başka meslek başka. Herşeyi verimlilik olarak ele alıyoruz. Bu da hayatımızdaki herşeyden performans almamıza itiyor.

Doğal olan: İş dışında yaptıklarımızı düşünelim. Ne yapıyoruz? Elimiz telefona gidiyor. Dijital mecralarda vakit geçiriyoruz. Kitap okuyan birisi sayfaları çevirmiyor, sayfadaki yazıyı okuyor fakat instagrama bakan birisi ona gösterilene maruz kalıyor. Özetle, melgul olmak, meşgul edilmek istiyoruz. Sessizlik bizi rahatsız ediyor. Bu doğamızda var.

Öyle bir çağdayız ki artık kendimizi yaptığımız şeylerle tanımlıyoruz.

Alain de Botton

Anlam arayışı: Meşgul olma isteği bir anlam arayışı iken bir yandan anlam arayışının sıradanlaşması. Çünkü, çoğunlukla meşgul olmak yerine meşgul edilmeyi tercih ediyoruz. Bu da doğru şeylerle meşgul olma adına bir kaygı oluşturuyor. Sonrasında meşguliyet bizi asıl sorumluluktan uzaklaştırıp erteleme hali içine sokuyor. Ertelemeyle yüzleşsek de araya sıkıştırdığımız meşguliyet birgün işe yarayacaktır.

Meselenin özü: Sonsuz ihtimallerin izinde yaşadığımız hayatı birşeylerle doldurma arayışı hem makul hem meşru. Meselenin özü, birşeyler konusundaki tercihlerimiz. Tek engel ise sabırsızlığımız.

Exit mobile version